Her ne kadar isminde buğday geçse de karabuğday, kuzukulağıgiller familyasından olup buğday türleri ile ilgisi yoktur. Kurak ve serin iklimlerde yetişir ve verimliliği düşüktür.
Besin Değeri;
Karabuğday %13-15 arasında protein değerine, % 2-4 arasında yağ oranına sahiptir. Demir, magnezyum, potasyum, kalsiyum, fosfor gibi mineraller vb vitaminleri açısından zengindir. Yüksek oranda lif içerir. Karabuğday, yüksek oranda içerdiği dirençli nişasta nedeniyle düşük glisemik indeks değerine sahiptir (Skrabanja et al., 2001). Karabuğday taneleri çinko, bakır, mangan ve selenyum gibi mikro elementler (Stibilj et al., 2004) ve potasyum, sodyum, kalsiyum, magnezyum gibi makro elementler bakımından önemli bir kaynak olarak gösterilmektedir (Wei et al., 2003).
Faydaları;
Karabuğday, glüten içermediği için glüten alerjisi, glüten hassasiyeti veya çölyak hastaları olanlar rahatlıkla kullanabilirler.
Karabuğday proteinlerinin kabızlık, obezite ve safra taşı oluşumunun önlenmesinde fayda sağladığı, kolesterol düşürücü, arterioskleroz ve anjiotensin dönüştürücü enzim aktivitesini azaltarak antihipertansif etkiye (kısa zincir uzunluğundaki peptidler nedeni ile hipotansif) sahip olduğu, meme ve kolon kanseri oluşumunun baskılanmasına yardımcı olduğu bildirilmiştir. Karabuğdayın, kan basıncını, glikoz konsantrasyonunu ve plazma trigliseritlerini azaltma gibi işlevlere sahip olan D-chiro-inositol (DCI) ve myo-inositol bakımından da oldukça zengin olduğu belirtilmektedir (Bobkov, 2016).
Kolestrolü ve tansiyonu düşürürür, kan şekerini kontrol eder, kansızlığa iyi gelir, bağırsak sistemini destekler ve kansere karşı korur. Karabuğday ile yapılan yemekler de çölyak hastaları ve glutensiz beslenmek isteyenler tarafından da rahatlıkla tüketilebilir.
Çölyak, diyabet, karaciğer gibi hastalıklarda güvenle kullanılabilir.
Kullanım Alanı;
Karabuğday, pirinç ve bulgurun alternatifi olarak ürünlerin içerisine konabilir. Pilavı, salatası, dolması, çorbası glütensiz ürün tüketiminde alternatif, çok önemli ve besleyici bir besin grubudur.
