BİLİNÇALTINDAKİ BİLGİLER DEĞİŞTİRİLİRSE İYİLEŞME OLUR MU?
Dünyaya geldiğimiz ilk günden itibaren tüm deneyimlerimizin depo edildiği bilinçaltımızda bizi zihinsel, fiziksel ve psikolojik olarak etkileyen birçok kayıt vardır. Bu kayıtlar buz dağının görünmeyen kısmı gibi hayatımızın neredeyse tamamını etkiler. Bu kadar güçlü etki elbette bizi hasta etmeye de yeter.
Bu sebeple danışanlarımıza fonksiyonel olarak yaklaşırken; hormon dengesizlikleri, bağırsak ve tiroid sorunları, organ hasarları, alerjiler gibi tüm otoimmün hastalıkların altında yatan bilinçaltı kayıtlarını da göz önünde bulunduruyoruz.
Peki nedir bizi hasta eden bu bilinçaltı kayıtları?
Hayata dair önyargılarımız, başkalarına ait olan korkuların bize aktarımı, olumsuz inançlarımız ve blokajlarımız, konuşamadıklarımız, anlatamadıklarımız, anlaşılamadıklarımız, çatışmalarımız, çözüme kavuşturamadığımız sorunların duygusal yükleri, uzun süre maruz kaldığımız kronik stresler, her an hastalık kapmak ya da hasta olmakla ilgili korkular, kaygılar, hayatın akışıyla ilgili endişeler, iş- eş ve aşk hayatımızdaki beklentilerimizin karşılanamaması, ihtiyaçlarımız ve bunların fark edilmemesi, duyguları biriktirmek ve baş etmeye çalışmamak.
Bu bilinçaltı kayıtlarının silinmesi mümkün mü?
Şu anki teknoloji ile, bu bilinçaltı kayıtlarımızın silinmesi mümkün görünmese de bu kayıtların silinmesine de ihtiyacımız yok. Şöyle ki, eğer bilinçaltımızdaki hangi kaydın hangi davranışı ya da hastalığı ortaya çıkardığını tespit edebilirsek, bunu değiştirmek ya da onarmak mümkün. Bu sebeple medikal tedavilerinize olumlu katkı sağlayacak olan psikolojik desteği mutlaka alın. Profesyonel yardım almanız kendinize yapacağınız en büyük iyilik olacaktır. Çünkü aslında kronik hastalıklar için söylenen vücudumuzun kendi kendine saldırması söz konusu değildir, sistemimiz kendi kendini tedavi edebilecek şekilde muhteşem bir donanımla oluşmuştur. Peki sistemimiz kendi kendini ne zaman ve nasıl koruyacak? Vücudumuz mekanizmasını ancak ve ancak doğru beslenerek, doğal ürünler tüketerek, vücudundaki eksik vitamin ve mineralleri takviye ederek ve stres faktörleriyle baş edebilecek sağlamlığa ulaştığında ve ihtiyaçlarını dile getirip, ‘hayır’ demeyi öğrendiğinde dinamik tutabilir.
Hastalıklar oluşmadan bunu anlamak mümkün mü? Mümkün ise hastalıklar önlenebilir mi?
Vücudumuzun bize söylediklerini dinlemek ve duyabildiklerimiz doğrultusunda hayat akışımızı düzenlemek oldukça önemli. Hastalıklar aslında kronikleşmeden önce bize haber verirler. Baş ağrısı, sırt ağrısı, kemik-kas ağrısı, tutulma, kramp, fıtık, sızı, kanama, kırılma, saç- deri dökülmesi, alerjik bir reaksiyon, görme-koklama-duyma- tat alma gibi fonksiyonlarda azalma, bozulma, vs gibi. Ama biz bu sinyalleri aldığımız halde çok önemsemeyiz ya da tüm belirtiler şiddetlenene kadar herhangi bir hekimle görüşmeyiz. Çok kere görüştüğümüzde de hastalık oldukça şiddetlenmiştir ve ilaç ya da ameliyat gibi tıbbi müdahale seviyesine ulaşmıştır.
İşin psikolojik boyutunda da durum böyle maalesef. Duygularımız sıkışıp depresyon başlamadan, panik ataklar, endişeler, kaygılar ortaya çıkmadan duyguların boşaltımı yapılmıyor. En iyi yaptığımız nefes alma verme dengesini kaybetmek bile çok zaman bir hastalığın kapıda olduğunu anlatır bize. Genetik öykülerimizi bilmek, atalarımızın hastalıklarını araştırmak da işimizi kolaylaştırabilir. Örneğin; ebeveynlerinizin birinde şeker hastalığı varsa sizin de genlerinizden dolayı bu hastalığa yakalanma ihtimaliniz diğer bireylere göre yüksek. Bu sebeple hastalık daha size uğramadan önlem almanız, yeme içmenize ve biriktirdiğiniz duygularınızın zaman zaman boşaltılmasına dikkat etmelisiniz.
Tüm bunlar göz önünde tutulduğunda hastalıklar bize sinyal verdiğinde kulak kabartmak önemli. Eksik vitaminleri tamamlamak, size iyi gelmeyen besinlerden uzaklaşmak, hayatınızı zorlaştıran konuları konuşmak ve çözümler aramak konusunda bir psikologla görüşmek sağlıklı bir hayat için ilk adım olabilir. Kendinize bu şansı verin. Sağlıkla kalın.