Mutlu, neşeli ve aktif olduğumuzda hayat bize daha renkli daha canlı gelir. Gündelik işlerimizi zamanında yapabilir, ihtiyaçlarımızı fark edebilir ve giderebiliriz. İnsan ilişkileri konusunda daha başarılıyızdır. Çoğu zaman empati kurabiliriz. Etrafta olup bitenlere daha duyarlıyızdır. Başkalarının bile ihtiyaçlarını fark edebiliriz. Daha doğru besleniriz ve yediklerimizi fark ederiz. Sağlıklı kalmak için planlar yaparız. Örneğin, spora başlamak, yürüyüş yapmak, kendimize bir hobi bulmak, çiçek yetiştirmek, yeni bir şey öğrenmek gibi. Sevdiklerimize daha çok zaman ayırırız. Daha çok güleriz. Kendimizi eğlendirecek aktiviteler buluruz. Sağlığımızı daha çok önemseriz. Zinde kalmak, gevşemek ve stresli yaşamla savaşabilmek için çareler buluruz. Kaygımızı ve stresimizi yönetebiliriz. Bize iyi gelen şeyleri keşfederiz.
Ama mutsuz isek ve mutsuzluğumuzu besleyen şeyler hala olmaya devam ediyorsa, bitmemişse o zaman hayatımızın akışı etkilendiği gibi bedenimizde etkilenir. Yeme içmemize dikkat etmeyiz, ya da sadece açlığımızı bastıracak sağlıksız şeyler tüketiriz. Yanlış beslenmenin sonucunda da sağlığımız bozulur ve yeni yeni hastalıklar peydah olur. Yaşam kalitemiz düştüğü için depresif bir hal takınırız ya da sürekli kaygı yaşarız. Bu sebeple kaslarımız gergindir ve sürekli bir endişe içindeyizdir. Daha anlayışsız ve daha tahammülsüz oluruz. Empati yeteneğimizi kaybederiz. Akabinde halsizlikler, yorgunluklar, isteksizlikler, bazen öfke patlamaları bazen de tamamen içe çekilmeler olur. Sağlığımıza dikkat etmediğimiz ya da yanlış beslendiğimiz için hem vitamin değerlerimiz düşer, hem de hormonlarımızın salgısı bozulur. Dolayısıyla beden bütünlüğümüz tehlikeye girer.
Bunların hepsi ruhumuzla uyumumuzu kaybettiğimizde yaşayabileceğimiz hem bedensel hem ruhsal sorunlardır.
Bütün bunlar göze alındığında ruhumuzla barışık olmamızın, beden sağlığımız için ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz.